Cherreads

Dead Zone (Made in Turkey)

Eren_Deniz_5287
7
chs / week
The average realized release rate over the past 30 days is 7 chs / week.
--
NOT RATINGS
134
Views
Synopsis
Virüs yayıldı, dünya öldü. Hayatta kalanlar için artık sadece bir gerçek var: Dead Zone. Rick Carter ve kardeşi Luke, karantinadan kaçıp gerçeği ararken zombilerden daha ölümcül bir sırla karşılaşır. Eski ordu, gizli deneyler ve bilinçli bir yok oluş… Hayatta kalmak artık yetmiyor. Bu bir savaş. Bu, Dead Zone.
VIEW MORE

Chapter 1 - Bölüm 1: Sessizlikten Sonra

"Çok sessiz... Bu şehir fazla sessiz."

Gökyüzü griydi. Rüzgâr, sokaklardaki boş teneke kutuları sağa sola savuruyordu. Eskiden İstanbul olan bu yer, şimdi sadece bir isimdi haritalarda—harita varsa tabii.

Rick Carter ve 14 yaşındaki kardeşi Luke, terk edilmiş bir minibüsün yanında duruyordu. Etrafta tek bir insan yoktu. Ama her şey, sanki biri onları izliyormuş gibi garip hissediliyordu.

Luke: "Neden hiç kimse yok?"Rick: "Çünkü olanlar… ya kaçtı… ya da kayboldu."Luke: "Ya hâlâ buradalarsa? Saklanıyorlarsa?"Rick: "O zaman biz de saklanmayacağız. Biz yolumuza devam edeceğiz."

Rick, yırtık haritaya bakıp boş bir AVM'yi işaret etti. Giriş katı kırılmış camlarla doluydu, ama içerisi loştu.

Rick: "Orada su ve yiyecek olabilir. Hızlı girip çıkacağız. Bağırma. Işık yakma. Ve adım atmadan önce dinle."Luke: "Dinle? Neyi?"Rick: "Sessizliği. Sessizlik sana her şeyi söyler."

İçeri girdiler. Adımları yankılandı. Raflar devrilmiş, dükkanlar boştu. Bir köşede, yere düşmüş bir oyuncak ayı vardı.

Luke: "Burası bir anda boşalmış gibi."Rick: "Bir anda boşalan yerler en tehlikeli yerlerdir."

Bir asansörün ışığı titredi. Kat göstergesi çalışmıyordu ama içeriden bir "tık" sesi geldi.

Luke: (geriye çekilir) "Rick… Orada biri olabilir."Rick: (durur, sessizce bekler) "Hayır. Biri değil. Bir şey."

Asansör sessizleşir. Rick eğilir, yerdeki ayakkabı izlerine bakar. Taze.

Rick: "Burada biri vardı. En fazla birkaç saat önce."Luke: "Ya geri gelirse?"Rick: "Ya da... hiç gitmedi."

Arka koridordan metalin sürtünme sesi gelir. Hafif. Sanki biri demir bir çubuğu yerde sürüyordur.

Luke: "Bu rüzgar değil."Rick: "Rüzgar ses çıkarmaz. İnsanlar çıkarır."

Işıklar bir an titrer. Tavan arasından toz dökülür. Rick tüfeğine uzanır.

Rick: "Hazırlan, Luke. Artık o sessizliğin altını duyuyorum."Luke: "Ne?"Rick: "Nefes."

Bir anda uzak koridordan yankılanan bir ayak sesi gelir. Sonra bir tane daha. Ardından boğuk bir... inilti.

Luke: (ürkerek) "Rick…"Rick: (fısıltıyla) "İlk temas… başlıyor."

Koridorun sonunda bir figür belirir. Sallanarak yürüyen, başı yana düşmüş bir adam. Elindeki telefon hâlâ açık ama ekranı çatlamış. Üzerinde hastane bilekliği var.

Luke: "Rick… O adam… hasta mı?"Rick: "Hayır Luke. O adam... artık bir adam değil."

Koridorun sonunda beliren adamın durmasıyla koridor sanki daha da sessizleşti.

Rick, adamın yüzüne dikkatle baktı. Yüzü neredeyse tanınmaz hale gelmişti; cilt sarkmış, gözler cam gibi donuk, hareketleriyse bir kuklanın kontrolsüz kıvrımları gibiydi.

Luke, elini cebinden çıkardığı bir küçük şişeye uzattı. İçinde eski bir ilaç vardı, belki bir anlık umut.

Luke:"Belki... belki bu ona yardımcı olabilir. Ne olursa olsun, denemeliyiz."

Rick omuzlarını silkti, yüzündeki sert ifade biraz yumuşadı.

Rick:"Bunlar işe yaramaz, Luke. Bu sadece bir beden... içinde yaşayan ruh çoktan kayboldu. Enfekte olanların çoğu böyle olur. İlk başta zihni hâlâ var gibi görünür ama sonra…"

Rick cümlesini tamamlayamadı. Koridorun ucundaki adam, yavaşça sallanarak birkaç adım daha attı. O çatlak telefon hala titriyordu ve ekrandan aralıklı garip renkler yayıyordu.

Adam (boğuk, sanki bir başka varlık tarafından yönetilen sesle):"Sizin gibi olanlar… buraya neden geldiniz? Aradığınız şey ne?"

Luke yutkundu, o an sanki o adamın içinde başka bir şey olduğunu fark etti. İçinde, sadece insan olmayan bir varlık.

Rick:"Aradığımız şey... kurtuluş. Ve cevaplar. Bunu anlayamazsanız, biz de bu lanetin bir parçası oluruz."

Adam birden bire kafasını kaldırdı, gözleri Luke ve Rick'e keskin bir şekilde baktı. Ancak bakışlarında insanlığın izinden çok, aç bir canavarın açgözlü bakışı vardı.

Adam yavaş yavaş koridor boyunca yürümeye başladı, adımlarında bilinmez bir amaç vardı.

Luke, Rick'e bakarak fısıldadı:"Ne yapacağız?"

Rick derin bir nefes aldı, cebinden küçük bir not defteri çıkardı. Defterin içinde son birkaç haftada topladıkları enfekte bedenler ve semptomlarla ilgili notlar vardı.

Rick:"Bu adam, enfekte olanların son evresi olabilir. Ama hala 'biçim' olarak burada. Belki de bizden bir şekilde yardım bekliyor. Fakat dikkatli olmalıyız. Çünkü ne zaman kontrolü kaybedeceğini bilmiyoruz."

Luke, adamın önünde durdu. Yavaşça eğilerek telefonu elinden almaya çalıştı. Ama adamın eli beklenmedik bir refleksle uzandı ve Luke'nun bileğine sertçe tutundu.

Luke hafifçe acı içinde geri çekildi.

Adam:"Bırak... gitmeden önce… bilmeni istiyorum... Bu dünyada olan her şey… bizim suçumuz değil. İnsanlık kendini yok etti."

Rick ciddiyetle adama baktı.

Rick:"Bu doğru mu? Olanları durduramazsak, senin gibi daha çok insan... ya da başka şeyler olacak."

Adam gülümsedi, ama gülümsemesi tüyler ürperticiydi.

Adam:"Durdurmak... mümkün değil. Çünkü bu sadece başlangıç. Bu salgın sadece bir kapı."

O anda koridorun diğer ucundan bir tıkırtı duyuldu. Rick ve Luke başlarını o yöne çevirdi.

Koridorun diğer ucundan gelen tıkırtı sesi giderek yaklaşıyordu. Rick ve Luke, o figürle karşı karşıya kalmanın verdiği gerginlikle birbirlerine baktılar. Adam hâlâ duruyordu, yüzündeki ifade bulanıktı; insan ve başka bir şey arasında asılı kalmış gibiydi.

Rick, sessizce Luke'nun omzuna dokundu."Hazırlan, bu iş burada bitmeyebilir."

Luke, derin bir nefes alarak adamın yanına yaklaştı. Telefonu elinden almak için tekrar uzandı, ancak bu sefer adam çekingen ama kararlı bir şekilde geri çekildi.

Adam, sanki aniden hafızasından bir şeyler çıkıyormuş gibi yüzünü buruşturdu. Ardından sesini biraz daha netleştirdi."Sen... sen... hatırlıyor musun? Bu yeri? Burası... bizim son sığınağımızdı."

Rick şaşırdı."Sen… daha önce burada mıydın?"

Adamın gözleri aniden doldu ve derin bir acı ifadesi belirdi."Evet... burası hastane... ama sadece tıbbi yardım verilen bir yer değil. Burada deneyler yaptılar. Bizim için... bir umut diye sundular ama aslında lanetin kendisiydi."

Luke şaşkınlıkla sordu:"Deneyler mi? Ne tür deneyler?"

Adamın sesi titredi:"İnsanları enfekte eden virüs üzerinde... kontrollü mutasyonlar. Ama işler kontrolden çıktı. O zamanlar biz daha 'biz'dik. Ama enfeksiyon yavaş yavaş bedenlerimizi ele geçirdi, ruhlarımızı yok etti."

Rick gözlerini kısarak koridorun diğer ucuna baktı. Tıkırtı sesi hala yaklaşıyordu, daha hızlı, daha keskin."Burada ne varsa, bize zarar verebilir. Sen bize yardım edecek misin yoksa karşımızda mı duracaksın?"

Adam, başını yavaşça salladı."Yardım edeceğim... ama unutmayın, bu virüs sadece bedenleri değil, zihni de esir alıyor. Eğer kontrolü kaybedersem, onu durdurmanız gerekecek."

Luke, adamın bu açıklaması karşısında karmaşık duygular içindeydi. Bir yandan merhamet, bir yandan korku..."Peki, bu virüs nasıl yayıldı? Neden kimse bunu durdurmadı?"

Adam biraz daha güçlenmiş gibi görünüyordu."İlk başta küçük bir salgındı. Hükümetler kapattı, medyayı susturdu. Ama o virüs... karanlıkta çoğaldı. İnsanların zayıf noktalarını buldu. Korkuyu, umutsuzluğu, öfkeyi... kullandı. Bu yüzden bedenler sadece hastalanmadı, akılları da yok oldu."

Rick, cebinden çıkardığı bir kalemi ve defteri açtı."Yani enfeksiyon sadece fiziksel değil. Psikolojik bir tutsaklık. O zaman bizi bekleyen sadece zombiler değil... aklımızı da korumamız gerekecek."

Adam, gözlerini Luke'ya çevirdi."Sen daha farklısın. İçinde direnç var. Ama herkes senin gibi değil."

O anda, koridorun daha derinlerinden derin bir homurtu duyuldu. Rick ve Luke hemen arka arkaya baktılar. Ses, onlar yaklaştıkça büyüyordu; sanki kalabalık bir şeyler geliyordu.

Adam panik halinde etrafa baktı."Çok geç! Onlar buraya geliyor... enfekte olmuşların sürüsü. Burası bizim son kale, eğer düşerse…"

Rick araya girdi."Düşmesine izin vermeyeceğiz."

Adam, ellerini yumruk yaptı, bedeninde yeniden bir hareketlenme başladı."Size yardım edeceğim ama bana güvenin."

Luke, yavaşça adama doğru uzandı ve omzuna dokundu."Birlikteyiz."

Koridorun sonunda beliren karanlık siluetler

Karanlık figürler hızla yaklaşırken, Rick ve Luke, adamla beraber koridorun daracık köşesine sığındılar. Her an üzerlerine hücum edebilirlerdi.

Rick, defterden bir plan yapmaya başladı."Burada sadece dayanmak yetmez. Enfekte bedenlerin arkasındaki beyin benzeri şeyleri bulmamız lazım. Yoksa daha fazla kaybederiz."

Adam, bir süre düşündükten sonra mırıldandı:"Alt katta, eski laboratuvarda... deneylerin başladığı yer var. Orada bir tür merkez var. Eğer onu bulursanız, belki bu laneti geri çevirebilirsiniz."

Luke merakla sordu:"Ama bu kadar enfekte var, nasıl geçeceğiz?"

Adam, çökmüş omuzlarını dikleştirdi:"Geçmemiz gerekiyor. Orada her şeyin cevabı var."

Rick, silahını hazırladı, Luke ise adamın önünde ilerlemeye başladı. Koridorun köşesinden çıkan sesler giderek yaklaşıyordu, nefesler, acı fısıltılar duyuluyordu.

Adamın çatlamış telefonundan yayılan loş ışık, yolun önünü aydınlatıyordu. Ama ışık aynı zamanda gölgeler içinde başka karanlıkları da saklıyordu.

Alt kata iniş

Merdivenlere yaklaştıklarında, Luke hafifçe terledi. Alt kat, hastanenin en karanlık, en unutulmuş bölümüydü. Nemli, soğuk ve tehlikeli.

Rick, "Bu sefer geri dönüş yok," dedi.Adam ise, "İçeride bizi bekleyenler... sadece enfekte değil, daha kötüsü."

Merdivenleri inip, eski, paslı kapıyı açtıklarında, karşılarına yıkık dökük bir laboratuvar çıktı. Duvarlarda eski deney notları ve çizimler vardı. Bir yandan da enfekte bedenlerin parçalarıyla yapılmış korkunç figürler asılıydı.

Luke titredi:"Burada kim kaldıysa... burada yok oldu."

Rick, notlara göz atarken mırıldandı:"Burada bir ana kontrol ünitesi olmalı. Virüsün kaynağı ve belki de çözümü."

Adam, yere çöktü, "Burada çok insan... burada çok acı var. Ama unutma, her karanlığın içinde bir ışık olur."

DEVAMI BÖLÜM 2`DE 14 TEMMUZU BEKLEYİN...